9 Ağustos 2011 Salı

DÜNYA HAYATI & AHRET HAYATI

Hoca efendinin birisi bizim gibi sohbet ederken, cemaatten aklı ileri gelen birisi diyor ki:
-Hocam seni çok seviyorum. Çok iyisin çok hoşsun. Bir sorum var. Acaba sorabilir miyim?
-Buyur evladım, hay hay.
-Efendim! Kale burcuna konmuş bir kuşun başı mı değerlidir, yoksa kuyruğu mu? Diyor.
Ne kadar mantıklı, ne kadar akıllı insanlar var görüyorsunuz değil mi? Kaleye bir kuş konuyor, bunun başı mı yoksa kuyruğu mu değerli diye sohbet sırasında hocaya soruyor. Herkes kendi nefsine bir sorsun, bir düşünsün bakalım. Hoca efendi o talebenin aklına göre bir cevap veriyor:
-Evladım! Kuşun kafası şehre bakıyorsa, kuşun kafası değerlidir. Kafası köye bakıyorsa kes kafasını, at gitsin.  Kuyruğu köye bakıyorsa at gitsin kuyruğunu lakin kuyruğu şehre bakıyorsa, kuyruğu değerlidir.
Burada köy dünyadır. Şehir ise ahret.
Anlayın her şeyin bir yansıması var. Şehirde de, köyde de var bir ince anlayış. Ama siz şu baş gözünüzü kapatın, gönül gözünüzü bir açın hele! Allah’ın emirlerini tuttuğunuz sürece Allah’a hizmet etmektesiniz. Her birinizde bir güzellik olduğunu düşünün. Bir diken batınca soluveren bir güzellik, sizce güzellik midir? Yahut bir hastalık gelince yaşlılar gibi iki büklüm olan, bir gençlik sizce gençlik midir? Bir kızıl ateşe duçar olursunuz da sizden yaşlı, sizden zavallı kimse yoktur. Herkesten medet umar hale gelirsiniz. Yani ihtiyarınız, yani seçim yapma kabiliyetiniz, tasavvuftaki adıyla cüzi aklınız elden gidince, Allah’ı zaten bileceksiniz.
İnsanlara bakıyorum, hakikaten bu insanlar acziyetinin farkında değiller. Sadece güç kuvvetleri Allah’ı unutturmuş bunlara. Hak ve hakikat gözüyle baksalar, şehri görecekler mutlaka! Şehre bakınca da köyün, duvara çizilmiş resimlerden ibaret olduğunu fark edecekler. Duvara çizilmiş enva-i tür yemek resimleri fakat elinizde bir kuru somununuz olsa; kuru somun mu evladır, yoksa duvardaki resimle avunmak mı? Hangisi evladır? Mutlaka kuru somun değil mi? Resim dünyadır. O duvara çizilmiş yansımalardır, aldanmayın. “Dünya hayatı geçici bir metadır” diyor ayet-i celilede, okumadınız mı yoksa? Okuyun ve iyi düşünün.

اللّهُ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاء وَيَقَدِرُ وَفَرِحُواْ بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا فِي الآخِرَةِ إِلاَّ مَتَاعٌ

Allah, rızkı dilediğine bol verir, (dilediğine de) kısar. Onlar ise dünya hayatı ile sevinmektedirler. Hâlbuki dünya hayatı, ahiretin yanında çok az bir yararlanmadan ibarettir.
(Ra’d diye meşhur sure, ayet 26)

Dünya hayatı geçici bir metadır. O zaman ihtiyarınızı elden bırakın da Allah’ın takdirine kendinizi bir açın. Açınca diyeceksiniz ki; ya Rabbi! Ben senin emirlerine harfiyen uyacağım. Nehyettiklerinden de harfiyen kaçacağım. 

ABDULLAH MURAD ŞÜKRÜOĞLU / ON HAFTA SOHBETLERİ - 3 -

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder