17 Ağustos 2011 Çarşamba

ABDULLAH MURAD ŞÜKRÜOĞLU HOCAMIZIN 03.04.2010 ZELZELE KONULU SOHBETLERİNDEN BİR BÖLÜM...



03.04.2010


يَا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ اِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَیْءٌ عَظٖيمٌ .
يَوْمَ تَرَوْنَهَا تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّا اَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وَتَرَى النَّاسَ سُكَارٰى وَمَا هُمْ بِسُكَارٰى وَلٰكِنَّ عَذَابَ اللّٰهِ شَدٖيدٌ.
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِى اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّبِعُ كُلَّ شَيْطَانٍ مَرٖيدٍ .


“Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir.
Onu göreceğiniz gün, her emzikli kadın emzirmekte olduğu çocuğundan geçer ve her hamile kadın da karnındaki çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş görürsün; hâlbuki onlar sarhoş değillerdir. Ne var ki Allah’ın azabı çok şiddetlidir.
İnsanlardan kimi vardır ki, hiçbir bilgisi olmadığı hâlde, Allah hakkında tartışmaya girer ve her azgın şeytanın ardına düşer. “


(Hac diye isimlendirilen sure-i celile 1-3. Ayet)


Bu ayet-i celileyi, Rabbimin verdiği fehim ve anlayışla, açtığı şuurla anlamaya çalışacağız. Anladığımızı ve anlattığımızı Rabbim hayatımıza tatbik edenlerden eylesin. Amin.
Biz bu saati veyahut zelzeleyi insanlarla nasıl bağdaştırırız ki? Bu zelzeleden kastedilen nedir ki?
Zelzele; bildiğiniz gibi, kayma veyahut ayrılma, bir şeyin bir yerden çıkması, -essaat- o saatte onun saati olmadığını yeryüzünde biliyorsunuz, hep hazırlanıldığında toprağın zelzelesi olmaz. Beklenildi, öyle büyük zelzeleler, büyük depremler olmadı. İnsanlara Rabbü’l alemin, ‘itaat edin, korunun, o zelzeleden o saatten korunun’ derken acaba şöyle mi diyordu ki? Biz böyle mi anlamalıydık ki?
Zelzele; bir şeyin bir şeyden ayrılması. Yani insanın evinden, vatanından ayrılması veyahut ruhun bedenden ayrılması. Zelzele, Allah-u Teala’nın katında bilinen bir saattir, ruhumuzun bedenimize elveda dediği, ölüm sarhoşluğuyla dolduğu vakittir.
Hocam yeryüzünde de depremler oluyor, bu da anlaşılmaz mı?
Muhakkak ki yeryüzündeki depremlerde de insanlar evini terk ediyor, malını terk ediyor, mülkünü terk ediyor hatta memleketini terk ediyor, ama onların hepsini yeniden kazanabiliyor. Ne kadar korksa da o korku, bir şekilde bitebiliyor. Fakat zelzeleyi, gönlümüzün imandan kayması, ayağımızın sırat üzerinden kayması, din-i İslamdan kaymamız, uzaklaşmamız olarak anlarsak, niçin korktuğumuzu da anlarız ve şöyle niyaz ederiz;
رَبَّنَا اَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْرًا وَثَبِّتْ اَقْدَامَنَا وَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرٖينَ .


“Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sağlam bastır ve şu kâfir kavme karşı bize yardım et ”. Amin.


Hakikaten o sekerat anındaki sarhoşlukta insanın aklı başından gider mi?
Aklı gelir gider, uzuvları onu dinlemez. Kişinin çocuğu aklına gelmez, hanımı aklına gelmez, evladın annesi aklına gelmez. Ölüm sekeratını yaşayanları gören kardeşlere sormamız lazım. Nasıldı diye? Annesi, babası, dedesi, ninesi, eşi, çocuğu ölenlere sormalı, nasıldı? İbret aldın mı? İşte o ansızın gelen ruhun bedenden ayrıldığı, zelzele anını görüp de ibret aldın mı? Bu zelzeleyi biz sadece depremde, erozyonda veyahut tsunamide, yok fırtınalarda, kasırgalarda ararsak Allah-u Teala’nın bize ne demek istediğini tam anlayamayız. Gelin şu bedenimizin sekerattan sarsılıp, nasıl zangır zangır titrediğini yine Kur’an’ı Kerim’den dinleyelim;
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاضِرَةٌ .
اِلٰى رَبِّهَا نَاظِرَةٌ .
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ بَاسِرَةٌ .
تَظُنُّ اَنْ يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ .
كَلَّا اِذَا بَلَغَتِ التَّرَاقِیَ .
وَقٖيلَ مَنْ رَاقٍ.
وَظَنَّ اَنَّهُ الْفِرَاقُ .
وَالْتَفَّتِ السَّاقُ بِالسَّاقِ.
اِلٰى رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ الْمَسَاقُ .


“O gün birtakım yüzler aydındır. Rablerine bakarlar. O gün birtakım yüzler de asıktır. Bel kemiklerini kıran bir felakete uğratılacaklarını anlarlar. Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir. “


‘Ayaklar ayaklara dolaştığı zaman, ağzına gargara dayandığı zaman’ vücudumuzda bir zelzele söz konusu, bir ayrılma söz konusu sekeratta. Yani Arap lügatine göre zelzele, kayma ve ayrılma manasında yani bir ayrılma söz konusu.
-Hocam başka şeylerde de vücudumuz titriyor, derseniz haklısınız; ihtilam sırasında can bedenden ayrıldığı için orda da, bir zelzele yaşarsın. İçki içenlere sorun, titrerler ama tabi bunu adet haline getirmişlere diyeceğimiz yok. İman yok ki gelsin, titresin, çıksın. O titremede iman onu terk eder. Veyahut zina edene sorsanız o anda titrediğini söyleyecek. Ve oradan imanın ayrıldığını göreceksiniz, ayağın kaydığını göreceksiniz. Veyahut bir Müslümana bir Müslüman, ilk kez kafir dediğinde içi titreyecek, gönlü titreyecek, tüyleri diken diken olacaktır. Çünkü onun kendisinden iman ayrılmaktadır o an. Allah (c.c) muhafaza eylesin. Gafil deyin, günahkar deyin ama kimseye imansız, kafir demeyin, imanına laf etmeyin.
-Hocam sarhoşluk sadece bunlardan mı ibarettir?
İnsan para sarhoşu olur, makam sarhoşu olur, gurur sarhoşu olur, kendisini beğenir başkasını beğenmez, ucub/kibir sarhoşu olur.


ABDULLAH MURAD ŞÜKRÜOĞLU/ 10 HAFTA SOHBETLERİ -2-.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder